bugün
- tc'yi atatürk değil ingiliz ve yahudiler kurmuştur9
- türklerin ingilizce konuşamama nedenleri27
- bir müslüman olarak filistin benim meselem değil36
- bir gün önce tanışılan kızın yazlığa davet etmesi14
- ruh varsa neden görünmüyor13
- anın görüntüsü17
- arda güler12
- sevdiğiniz sözlük yazarları17
- çocuğunuzu özel okulda okutur musunuz14
- uludağsözlük'ün ölmesi ve gömmeyi unutmaları10
- selahattin demirtaş'ın 42 yıl hapis cezası alması12
- türklerden adam çıkmaması13
- okula bikiniyle gelen kız9
- sözlükteki erkek nüfusu9
- türklerin çok kolay devlet kurması12
- filistin'in türklere ihanetleri sıralı tam liste24
- 19 mayıs 2024 galatasaray fenerbahçe maçı17
- üstteki yazarla nereye gitmek isterdin8
- mesajın altlarda kalmış kusura bakma diyen kadın10
- karadeniz bölgesinde yaşamak13
- arkadaşlar bu alınır mı8
- buluşunca sürekli derslerden konuşan erkek8
- bu başlıkta konya'yı övüyoruz16
- yemek yemeyi sevmeyen insan8
- ileride evleneceğiniz kişi şuan ne yapıyor9
- nişanlı kalmanın saçma olması12
- icardi190513
- akp chp yakınlaşması12
- tayyip erdoğan'ın israil anadolu'ya girecek demesi21
- beni özlediniz mi8
- kahverengi gözlü olmanın hiç bir işe yaramaması8
- 15 mayıs 2024 türkiye japonya voleybol maçı13
- karşı cinse giyim önerileri16
- iyi bir insan olmak için ne yapmam lazım20
- maca sekiz10
- en obez özelliğiniz17
- mauro icardi'nin karısı8
- larisalisa'nın parayla şukulatması8
- namuslu erkek bulmanın çok zor olması16
- herkesin merak ettiği o piç erkeğim soru alayım18
- 13 yaşındaki kıza tecavüz eden 28 kişi12
- sütyen takmaktaki inanılmaz mantık hatası19
- şampiyonluk için yanak okşatmak52
- gençler iş beğenmiyor8
- kızılcık şerbeti dizisi12
- iki adım atınca kan ter içinde kalmak8
- embesil yazarlar8
- en nefret edilen yazarlar8
- hangi sözlük yazarı ile uyumak isterdin14
- kaç yaşındaki insan evde kalmıştır14
entry'ler (171)
Düzenli, nizamlı, intizamlı, uygun biçimde. bir sıraya tabi olan, bir tertip, düzen, üslup ve/veya sıra içinde hareket etme. muntazam bir şekilde cereyan etme. Düzenlilik, ahenk, ritim, uyum. Tekdüze olma, yeknesaklık, biteviye. Ittırat veya ittirat olarak da yazılmaktadır.
Bir türlü sadede gelmemek. Sözü, özü dışında fazla uzatıp gereksiz kelama girmek anlamında bir belâgat terimidir.
"Almanca öğrenmek için hayat çok kısa!" anlamında Richard Porson'a ait bir söz. Çok yerinde bir sözdür; zira gerçekten "Das Leben ist zu kurz um Deutsch zu lernen."
Başlığı açan yazarımızın haklı olduğu gerçektir. Ancak meseleye ölçü koymak açısından bazı çelişkiler mevcuttur. Şöyle ki;
Kıymetli yazarımızın yabancı kelimelere türkçe karşılık olarak zikrettiiği hesap, fiş, merkez, hava, hoş (hoşça kaldan), hizmet, acil, taklit, nesil, sınıf, zihniyet, taraf, zaman, rahat, kayıt, can, nakil... kelimeleri de türkçe asıllı değil. Bu konuda ölçü Ömer Seyfettinin, Nihat Sami Banarlının, Mehmet Kaplanın da söylediği gibi, türkçeleşmiş kelime Türkçe sayılmalıdır. Söylenişinde, yazılışında, vurgusunda, tonlamasında hatta bazen anlamında değişiklik olan yabancı kelimeler bize özgü kelimeler durumuna gelmiştir. Arkadaşımızın yabancı kelimeler arasında saydığı ve karşılık verdiği, versiyon, transfer, sempatik, antipatik, reaksiyon, randıman, pozisyon, opsiyon, komünikasyon, kompleks, kriter, koordinasyon, izolasyon, imitasyon, illegal, global, finiş, ekstra, empoze etmek, entegre etmek, elemine etmek, döküman, dizayn, departman, anons, analiz, ambiyans, adapte olmak... gibi kelimeler de türkçeleşmiş sınıfına girer. Türkçenin yazıldığı gibi okunan bir dil olduğu kuralı ihmal edilmeden okunduğu ve yazıldığı sürece sorun yoktur.
ingilizce, Fransızca, italyanca gibi önemli dillerde de bu böyledir. Arapçada muarreb (arapçalaşmış) manasında bir tabir bile vardır.Yoksa türkçe asıllı (öztürkçe) kelimelerle ne bilim, ne edebiyat hatta ne adamakıllı muhabbet yapılır. Bu bakımdan özdil veya öztürkçe, özingilizce gibi tabirler ve yaklaşımlar safsatadan ibarettir. insanlar iletişim kurdukça toplumlar birbirinden etkilenecektir. Birçok dilde, Türklerin bulduğu yoğurt, bizim kelimemizle ama farklı telaffuz ve yazılışlarla (yoghurt, joghurt, yaourt, jogurts, yogur, yogurt) karşılanır.
Türkçeleşmiş kelime türkçedir, ingilizceleşmiş kelime ingilizcedir, arapçalaşmış kelime arapçadır. Aslı hangi dilden olursa olsun, bir kelime, bir dilin gramer ve ifade kurallarına göre kullanılıyorsa, o dilin hançere dehasına uygun telaffuz ediliyorsa artık o şekliyle o dilin malıdır.
Fransızcada aslı fransızca olan kelimeler, aslı arapça olan, hatta aslı türkçe olan kelimelerden daha azdır. (kaynak: cemil meriç, Journal 1)
ingilizcedeki beşyüzbine yakın kelimenin dörtte biri bile ingilizce değildir. Hem ingilizce diye bir köklü dil yoktur. ingilizce, şimdiki almanyada aşağı saksonya olarak bilinen eyaletin bulunduğu yerde yaşayan ve saksonca (almanca diyalekti) konuşan halkın, britanyaya göç ettikten sonra adadaki anglo kültürü ve diliyle karışması sonucu oluşmuştur. Ve ingilizce büyük britanya imparatorluğu büyüdükçe büyümüştür. ingilizce almancadan doğmuş bir cermen dilidir.
Türkçede aslı yabancı olan kelimeleri türkçeleşmiş saymayıp dilimizden çıkarırsak geriye ortaçağdan evvelki türkçe kalmış olur.
defter, kitap, kalem, dünya, kafes, evlat, mal, müdür, resim, isim, izin, müsade, serî (hızlı manasındaki), mana, kelime, zaman, vakit, müddet, mektup, şiir, amir, memur, emir, hudut, asır, kusur, arıza, tamir, tatil, iptal, ihmal, vefa, kafa, reis, asker, cumhur, cumhuriyet, şehir, sefer, kalp, ısrar, hareket, hakaret, hendese, mühendis, zeka, deha, gazi, dahi, siyaset, hukuk, edebiyat, muhasebe, maliye, kamu, ilan, kader, hakimiyet, kayıt, şart, millet, devlet, milliyet, hürriyet, akıl, mantık, fiil, Acaba, Ama, Alaka, Asıl, Asla, Aynen, Amma, An, Bazen, Bazı, Bizzat, Cümle, Daima, Dahil, Dair, Defa, Dikkat, Ebediyen, Ekseriyet, Elbet, Ezel, Fakat, Falan, Filan, Fazla, Galiba, Hakikaten, Hakiki, Hâlâ, Hâl, Hâlen, Harbi, Hülasa, illa, istisna, izah, Kadar, Kere, Keza, Külliyen, Lakin, Lütfen, Mesela, Misal, Rağmen, Şey, Tabii, Tamam, Tesadüf, Vallahi, Ve, Vesaire, Yahu, Yani, Zaten, zati, hatta, hata, noksan, cami,
...... kelimeleri arapça kökenlidir.
güfte, beste, ser, serbest, bestekâr, -kâr, -dâr, -vari, -han, -kârî, -dan, beyhude, fersude, asude, keşide, nadan, gül, güzel, gönül, lale, sebze, gonca, hep, hiç, hem, her, hoş, sarhoş (serhoş), berduş, şeftali, bülbül, canavar, ejder, jale, gergedan, kebab, keşkül, Bari, Çünkü, Eğer, Eyvah, Gerçi, Henüz, Herkes, Hemen, Kâh, Ki, Keşke, Meğer, Meğer ki, Naçizane, Ne, oruç, namaz, endaze, Peşin, Parça, Sade, Ta, Ya,
....... kelimeleri farsça kökenlidir.
Her kelime bir fetihtir, bütün marifet o kelimeyi kendi dilinin hançeresi ve ifade boyutları içinde eritip yeni bir kıvamda kullanabilmektir.
Kıymetli yazarımızın yabancı kelimelere türkçe karşılık olarak zikrettiiği hesap, fiş, merkez, hava, hoş (hoşça kaldan), hizmet, acil, taklit, nesil, sınıf, zihniyet, taraf, zaman, rahat, kayıt, can, nakil... kelimeleri de türkçe asıllı değil. Bu konuda ölçü Ömer Seyfettinin, Nihat Sami Banarlının, Mehmet Kaplanın da söylediği gibi, türkçeleşmiş kelime Türkçe sayılmalıdır. Söylenişinde, yazılışında, vurgusunda, tonlamasında hatta bazen anlamında değişiklik olan yabancı kelimeler bize özgü kelimeler durumuna gelmiştir. Arkadaşımızın yabancı kelimeler arasında saydığı ve karşılık verdiği, versiyon, transfer, sempatik, antipatik, reaksiyon, randıman, pozisyon, opsiyon, komünikasyon, kompleks, kriter, koordinasyon, izolasyon, imitasyon, illegal, global, finiş, ekstra, empoze etmek, entegre etmek, elemine etmek, döküman, dizayn, departman, anons, analiz, ambiyans, adapte olmak... gibi kelimeler de türkçeleşmiş sınıfına girer. Türkçenin yazıldığı gibi okunan bir dil olduğu kuralı ihmal edilmeden okunduğu ve yazıldığı sürece sorun yoktur.
ingilizce, Fransızca, italyanca gibi önemli dillerde de bu böyledir. Arapçada muarreb (arapçalaşmış) manasında bir tabir bile vardır.Yoksa türkçe asıllı (öztürkçe) kelimelerle ne bilim, ne edebiyat hatta ne adamakıllı muhabbet yapılır. Bu bakımdan özdil veya öztürkçe, özingilizce gibi tabirler ve yaklaşımlar safsatadan ibarettir. insanlar iletişim kurdukça toplumlar birbirinden etkilenecektir. Birçok dilde, Türklerin bulduğu yoğurt, bizim kelimemizle ama farklı telaffuz ve yazılışlarla (yoghurt, joghurt, yaourt, jogurts, yogur, yogurt) karşılanır.
Türkçeleşmiş kelime türkçedir, ingilizceleşmiş kelime ingilizcedir, arapçalaşmış kelime arapçadır. Aslı hangi dilden olursa olsun, bir kelime, bir dilin gramer ve ifade kurallarına göre kullanılıyorsa, o dilin hançere dehasına uygun telaffuz ediliyorsa artık o şekliyle o dilin malıdır.
Fransızcada aslı fransızca olan kelimeler, aslı arapça olan, hatta aslı türkçe olan kelimelerden daha azdır. (kaynak: cemil meriç, Journal 1)
ingilizcedeki beşyüzbine yakın kelimenin dörtte biri bile ingilizce değildir. Hem ingilizce diye bir köklü dil yoktur. ingilizce, şimdiki almanyada aşağı saksonya olarak bilinen eyaletin bulunduğu yerde yaşayan ve saksonca (almanca diyalekti) konuşan halkın, britanyaya göç ettikten sonra adadaki anglo kültürü ve diliyle karışması sonucu oluşmuştur. Ve ingilizce büyük britanya imparatorluğu büyüdükçe büyümüştür. ingilizce almancadan doğmuş bir cermen dilidir.
Türkçede aslı yabancı olan kelimeleri türkçeleşmiş saymayıp dilimizden çıkarırsak geriye ortaçağdan evvelki türkçe kalmış olur.
defter, kitap, kalem, dünya, kafes, evlat, mal, müdür, resim, isim, izin, müsade, serî (hızlı manasındaki), mana, kelime, zaman, vakit, müddet, mektup, şiir, amir, memur, emir, hudut, asır, kusur, arıza, tamir, tatil, iptal, ihmal, vefa, kafa, reis, asker, cumhur, cumhuriyet, şehir, sefer, kalp, ısrar, hareket, hakaret, hendese, mühendis, zeka, deha, gazi, dahi, siyaset, hukuk, edebiyat, muhasebe, maliye, kamu, ilan, kader, hakimiyet, kayıt, şart, millet, devlet, milliyet, hürriyet, akıl, mantık, fiil, Acaba, Ama, Alaka, Asıl, Asla, Aynen, Amma, An, Bazen, Bazı, Bizzat, Cümle, Daima, Dahil, Dair, Defa, Dikkat, Ebediyen, Ekseriyet, Elbet, Ezel, Fakat, Falan, Filan, Fazla, Galiba, Hakikaten, Hakiki, Hâlâ, Hâl, Hâlen, Harbi, Hülasa, illa, istisna, izah, Kadar, Kere, Keza, Külliyen, Lakin, Lütfen, Mesela, Misal, Rağmen, Şey, Tabii, Tamam, Tesadüf, Vallahi, Ve, Vesaire, Yahu, Yani, Zaten, zati, hatta, hata, noksan, cami,
...... kelimeleri arapça kökenlidir.
güfte, beste, ser, serbest, bestekâr, -kâr, -dâr, -vari, -han, -kârî, -dan, beyhude, fersude, asude, keşide, nadan, gül, güzel, gönül, lale, sebze, gonca, hep, hiç, hem, her, hoş, sarhoş (serhoş), berduş, şeftali, bülbül, canavar, ejder, jale, gergedan, kebab, keşkül, Bari, Çünkü, Eğer, Eyvah, Gerçi, Henüz, Herkes, Hemen, Kâh, Ki, Keşke, Meğer, Meğer ki, Naçizane, Ne, oruç, namaz, endaze, Peşin, Parça, Sade, Ta, Ya,
....... kelimeleri farsça kökenlidir.
Her kelime bir fetihtir, bütün marifet o kelimeyi kendi dilinin hançeresi ve ifade boyutları içinde eritip yeni bir kıvamda kullanabilmektir.
Cep kitabı gibidir, kesin birden fazla okursun! Evir çevir oku!
(bkz: #13884405)
Bizim, bu entry'yi yazan arkadaş gibi, futbolu bilen, hayatını aklıyla yöneten, mantıklı taraftarlara, kaliteli futbolseverlere ihtiyacımız var. Bir Fenerbahçeli olarak kendisini kutluyorum. iyi oynayan, futbolu güzelleştiren kazansın, dostça bir maç olsun istiyorum. Bu iki dev camianın büyüklüğünde, bu güzel rekabetin mutlaka payı vardır; kıymetini bilelim.
Tebrik ve teşekkür: Galatasaray takımı ve bütün Galatasaray camiasını dün gece kazandıkları haklı galibiyetten dolayı kutluyorum. Bir rakabetten bahsetmek zorlaşmıştı; bu ezeli rekabetin geleceğini kurtardıkları için de ayrıca teşekkür ediyorum.
Bizim, bu entry'yi yazan arkadaş gibi, futbolu bilen, hayatını aklıyla yöneten, mantıklı taraftarlara, kaliteli futbolseverlere ihtiyacımız var. Bir Fenerbahçeli olarak kendisini kutluyorum. iyi oynayan, futbolu güzelleştiren kazansın, dostça bir maç olsun istiyorum. Bu iki dev camianın büyüklüğünde, bu güzel rekabetin mutlaka payı vardır; kıymetini bilelim.
Tebrik ve teşekkür: Galatasaray takımı ve bütün Galatasaray camiasını dün gece kazandıkları haklı galibiyetten dolayı kutluyorum. Bir rakabetten bahsetmek zorlaşmıştı; bu ezeli rekabetin geleceğini kurtardıkları için de ayrıca teşekkür ediyorum.
ETME dedirten türk usulü futbolcu prototipidir.
ETME
-Sabri Sarıoğluna-
Duydum ki, kaleciye pas vermeye azmediyorsun, etme...
Ne yapsan belayı cezbediyorsun, etme.
Kalkışma boyundan büyük işlere, ezme topları;
Hangi pozisyona girsen mahvediyorsun, etme.
Ey top tekniği var ile yok arasında olan,
Yarı sahamızı yine terk ediyorsun, etme...
Sen şut çekecek olsan, ay kapkara olur gamdan.
Sen dünyayı tepemize indirmeye kastediyorsun, etme...
Kramponlarının içinde akrep olsa yeridir;
Her topu tribünlere şut ediyorsun, etme.
Son çizgiden ortalasan, dokunmaz bizden kimseye.
Sen ortayı şut, şutu orta ediyorsun, etme...
Rakibi gıcık ediyorsun, arkadaşlarını fitil;
Bizi tutkun ağrılara garkediyorsun, etme.
Sen futbol âleminde ne arıyorsun yabancı?
Her halinle bizi hasta ediyorsun, etme.
ETME
-Sabri Sarıoğluna-
Duydum ki, kaleciye pas vermeye azmediyorsun, etme...
Ne yapsan belayı cezbediyorsun, etme.
Kalkışma boyundan büyük işlere, ezme topları;
Hangi pozisyona girsen mahvediyorsun, etme.
Ey top tekniği var ile yok arasında olan,
Yarı sahamızı yine terk ediyorsun, etme...
Sen şut çekecek olsan, ay kapkara olur gamdan.
Sen dünyayı tepemize indirmeye kastediyorsun, etme...
Kramponlarının içinde akrep olsa yeridir;
Her topu tribünlere şut ediyorsun, etme.
Son çizgiden ortalasan, dokunmaz bizden kimseye.
Sen ortayı şut, şutu orta ediyorsun, etme...
Rakibi gıcık ediyorsun, arkadaşlarını fitil;
Bizi tutkun ağrılara garkediyorsun, etme.
Sen futbol âleminde ne arıyorsun yabancı?
Her halinle bizi hasta ediyorsun, etme.
Son yıllarda galatasaray'a gelen ikinci kaliteli oyuncudur. Tabii diğeri Arda... Halihazırda takımda galatasaray'a layık olan başka oyuncu yoktur.
#220972
"Can"ın inanmak nimetine eremediği "Allah", bunu espri sananların, buna gülenlerin belasını versin!
Türk gençliği bunu espri sayıyorsa, savaşta mermi taşıyan ninelerimizin, analarımızın kemikleri sızlar! Şair diye, üstad diye pohpohladığınız bu adam, en seviyesiz bir futbol takımı taraftarından daha ahlaksız, edepsiz küfürler ediyor, buna da entelektüel espri mi diyorsunuz. Yazıklar olsun!
"Can"ın inanmak nimetine eremediği "Allah", bunu espri sananların, buna gülenlerin belasını versin!
Türk gençliği bunu espri sayıyorsa, savaşta mermi taşıyan ninelerimizin, analarımızın kemikleri sızlar! Şair diye, üstad diye pohpohladığınız bu adam, en seviyesiz bir futbol takımı taraftarından daha ahlaksız, edepsiz küfürler ediyor, buna da entelektüel espri mi diyorsunuz. Yazıklar olsun!
Düşük "niveau". Ucuz nükte. Mide gorultuları. En çok çalışan uzvun kafa olmaması. Athe. Ahlâk fukarası. ne gönül, ne akıl... Hiçbir mukaddesi olmayan zavallı adam. Deha nerde, şairlik hani?
Cehalet tavuğunun cılk yumurtalarından biridir.
Fransız yazar Guy de Moupassante diyor ki; "30 yıl savaşları sırasında (1618-1648) Almanlar bir Fransız köyünü basar, yakıp yıkarlardı. Köydeki insanlara türlü işkenceler yaparlar, kadınlara tecavüz ederlerdi. En son bütün köy halkını, kadın, çocuk, yaşlı demeden köyün küçük kilisesine kapatır, kapıları kilitleyip kiliseyi ateşe verirlerdi. Bir gün sonra biz de aynısını bir Alman köyüne yapardık."
Düşünsenize iki müslüman ülke savaşsa insanları camilere toplayıp, camiyi de insanları da yakar mıyız biz?
30 yılsavaşları, 100 yıl savaşları, sömürgecilik faaliyetleri, haçlı seferleri, I.dünya savaşı, II. dünya savaşı, atom bombası, ırak savaşı, libya savaşı...
ilk gece kuralı, delilerin içine şeytan girdi diye yakılması, Avrupa saraylarında bile tuvalet olmaması, doğan çocuğun günahkâr sayılması, vaftizde kutsal suyla yıkanan hıristiyanların orta çağın sonuna kadar yıkanmaması, 1900'lü yıllarda bile, leğen gibi bir kapta duran suyla önce aile reisinin sonra bütün evhalkının ellerini yıkaması, Küvete doldurulmuş aynı suyla bütün ev halkının yıkanması...
Goethe diyor ki; bir yabancı dili iyi bilmeyen kendi dilini de hakkıyla bilemez. Tam bir dahiye yakışır şekilde söylüyor. insan başka kültürleri, dinleri milletleri öğrenmeden kendi kültürünün, dininin, memleketinin, insanının kıymetini bilemez.
Fransız yazar Guy de Moupassante diyor ki; "30 yıl savaşları sırasında (1618-1648) Almanlar bir Fransız köyünü basar, yakıp yıkarlardı. Köydeki insanlara türlü işkenceler yaparlar, kadınlara tecavüz ederlerdi. En son bütün köy halkını, kadın, çocuk, yaşlı demeden köyün küçük kilisesine kapatır, kapıları kilitleyip kiliseyi ateşe verirlerdi. Bir gün sonra biz de aynısını bir Alman köyüne yapardık."
Düşünsenize iki müslüman ülke savaşsa insanları camilere toplayıp, camiyi de insanları da yakar mıyız biz?
30 yılsavaşları, 100 yıl savaşları, sömürgecilik faaliyetleri, haçlı seferleri, I.dünya savaşı, II. dünya savaşı, atom bombası, ırak savaşı, libya savaşı...
ilk gece kuralı, delilerin içine şeytan girdi diye yakılması, Avrupa saraylarında bile tuvalet olmaması, doğan çocuğun günahkâr sayılması, vaftizde kutsal suyla yıkanan hıristiyanların orta çağın sonuna kadar yıkanmaması, 1900'lü yıllarda bile, leğen gibi bir kapta duran suyla önce aile reisinin sonra bütün evhalkının ellerini yıkaması, Küvete doldurulmuş aynı suyla bütün ev halkının yıkanması...
Goethe diyor ki; bir yabancı dili iyi bilmeyen kendi dilini de hakkıyla bilemez. Tam bir dahiye yakışır şekilde söylüyor. insan başka kültürleri, dinleri milletleri öğrenmeden kendi kültürünün, dininin, memleketinin, insanının kıymetini bilemez.
inceltme işareti kullanmadan söylendiğinde, ismi taşıyan kişiyi daha güzel ifade eden kelime(ler).
Gazi'yi sevmekten ne anladığı bilinmeyen tıynetsiz kişi. Mustafa Kemal'in manevi kişiliğini savunan başlıkları, o'nun sevgisini kullananları deşifre eden entryleri eksileyen, bunu da "atatürk sevgisi" adına yaptığını söyleyen, kendini bilmez bir tür ilkel insan. Atatürk adını kullanarak her türlü yanlışı yapanları eleştiren "Atatürk Senin Gargaran Değil!" şiirini bile eksileyen denge fukarası.
Başkalarının artıklarıyla beslenen zavallı bir aslanın son herzesi. Yazık!
gökhan zan, serdar özkan, revivo, thomas, ayhan, emre aşık, servet çetin, tolunay, serkan aykut, hasan vezir, sergen, sercan yıldırım...
gökhan zan, serdar özkan, revivo, thomas, ayhan, emre aşık, servet çetin, tolunay, serkan aykut, hasan vezir, sergen, sercan yıldırım...
Michael Jackson - They don't Care About Us
Madonna - La isla Bonita
Sting - Desert Rose
Shakira - Ojos Asi
Barış Manço - Kara Sevda
Madonna - La isla Bonita
Sting - Desert Rose
Shakira - Ojos Asi
Barış Manço - Kara Sevda
Hakkında haklı çıktığım adamlardan biri. (bkz: (#7686159))
iki bacağın birbiriyle uyumlu olması halidir.